14 Juni, 2014
Çocuk istismarını görmezden gelmenin ağır vebali var
Çocuk istismarı denince aklımıza genellikle 3. Dünya ülkelerinde ağır şartlar altında günde 1 dolar karşılığında on dört, on beş saat tekstil atölyelerinde ya da inşaat sektöründe çalışan çocuk işçiler gelir aklımıza. Ya da sırtında ağır yük taşıyarak hamallık yapan, üç tekerlekli bisikletlerin arkasında turist gezdiren az gelişmiş Güney Asya ülkelerinin görüntüleri gelir gözümüzün önüne.
Bilinçli ya da bilinçsiz böyle bir algının oluştuğu Batı ülkelerinde ‘çocuk istismarı’ sorunu kısa bir süre öncesine kadar hep 3. Dünya ülkeleri ile özdeşleştirildi. Gelişmiş Batı ülkelerinde her şey çocuklar için güllük gülistanlık gibi gösterildi. Oysa çocuk istismarının gelişmişlikle, eğitim ve gelir düzeyiyle, refah düzeyi ve dinsel anlayışla hiç bir doğrudan bağlantısı yok. Çocuk istismarı, dünyadaki bütün toplumların her kesiminde çok boyutlu bir toplumsal bela olarak karşımızda duruyor. Dünyada milyonlarca çocuk cinsel tacizden tecavüze, şiddetten ölüme ve psikolojik baskıdan ağır ruhsal bunalımlara kadar birçok boyutta bir şekilde istismar mağduru.
Hollanda’da Gençlik Daireleri ile ilgili görev ve sorumlulukların devletten belediyelere devredilmesi kararı alındıktan sonra 2015 yılından itibaren sorumlu olacak belediyelerin çocuk istismarını önleme konusunda ne derecede hazır oldukları merak konusuydu.
Bir süre önce Çocuk Ombudsmanı tarafından yapılan araştırmanın sonuçları açıklandı. Çocuk Ombudsmanı Marc Dullaert tarafından yapılan açıklamaya göre belediyelerin dörtte üçü bu konuda kağıt üzerinde bir politika oluşturmuş. Ama belediyelerin yarısının istismara uğrayan ne kadar çocuk olduğu konusunda bir fikri yok. Ayrıca çocuk istismarı konusunda risk oluşturan gruplar mercek altında değiller. Bunun yanı sıra belediyelerin dörtte üçü önleyici tedbirlerin belirlenen hedeflere ulaşıp ulaşamadığı konusunda araştırma yapmıyorlar.
Sorumluluklar her ne kadar belediyelere aktarılsa da devletin de bu konuda sorumlulukları devam ediyor. Uluslararası Çocuk Hakları Antlaşması’na göre taraf ülkelerde birincil sorumluluk devlette. Devlet, mevzuat değişikliğine giderek bu sorumlulukları alt yönetimlere aktarabilir, ancak devletin en azından belediyeleri bu konuda denetleme sorumluluğu var.
Yukarıda da sözünü ettiğimiz gibi çocuk istismarı toplumun her kesiminde var. Hollanda’da her yıl 118 bin çocuğun bir şekilde istismara uğradığı tahmini yapılıyor.
Hollanda’daki göçmenler arasında çocuk istismarının ne boyutta olduğu konusunda kesin bilgiler yok. Ama bütün Hollanda toplumunda büyük boyutta var olan çocuk istismarının Türk toplumunda da olduğunu kimse inkar edemez.
Amsterdam VU ve Rotterdam Erasmus üniversiteleri tarafından ortaklaşa yapılan Türk gençlerinin toplumsal konumu ile ilgili araştırmanın sonuçları bu hafta içerisinde açıklandı. Bu araştırmada çocuk istismarı sorununun ele alınmaması büyük bir eksiklik.
Çocuk istismarı sorununun bilimsel araştırma sonuçları ve eksiklikler bir yana, biz Türk toplumu olarak bu sorunu toplumumuzun gündemine nasıl taşıyabiliriz sorusu bence daha önemli. Çocuk istismarı sorunu da diğer birçok toplumsal sorun gibi maalesef toplumumuzda ‘tabu’ olarak kabul edildiğinden yine ‘kol kırılır, yen içinde kalır’ zihniyetiyle kafamızı kuma gömüyoruz.
Refah düzeyinin hızla gerilediği Hollanda’da her toplumsal soruna çözüm bulmak için projeler üreten ve kaynak aktaran devlet ya da belediyeler, bundan böyle bireylerin ve toplumun kendisinin aktif şekilde sorunlara çözüm sürecinin içinde yer almasını bekliyorlar. Yani her şeyi ‘devlet baba’dan beklemek yerine, sorunlara duyarlı bireylerin girişimde bulunmaları söz konusu.
Bu konuda bizim de hem bir birey olarak, hem de toplum olarak sorumluluklarımız var. Hiç kimse bu sorumluluğu almazsa, elini taşın altına koymazsa, çocuk istismarı devam eder. Bunun sonucunda da çocuk yaşta uğradığı istismardan dolayı ileriki yaşlarda psikolojik bunalıma giren yeni bir kuşağın vebali bizim üzerimizde kalır.
syavuz@kpnmail.nl
© ınterajans - alle rechten behoren interajans het Nieuws, gebruikt zonder toestemming.
Bekijk volledige bericht op InterAjans.nl