AVRUPA Birliği (VAN) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından Türkiye’deki soruşturma sürecine ilişkin, “Türkiye’deki konu, Nazi dönemi uygulamalarına benzemiyor, tam tersine Naziler iktidardan gönderildikten sonra Nazilerle yapılan mücadeleye benziyor. Dolayısıyla buna Nazi dönemi uygulamaları demek yerine Nazilerle mücadele sırasında ortaya konulan demokrasiyi korumak, Nazi iktidarının etkilerini silmek için yapılan uygulamalar demek lazım. Yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün yanında Naziler çırak kalırlar. Fetullahçı Terör Örgütünün yanında Naziler sadece ilkokul öğrencisi gibi kalırlar” zei.
Çelik, JW Marriott Otelde AB büyükelçileriyle ülkede yaşanan son gelişmeler hakkında yaptığı çalışma toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi.
Çelik, “Lüksemburg Dışişleri Bakanı’nın bir açıklaması var. Darbe girişimi sonrasında yaşanan ihraçları Nazi döneminde yaşanan uygulamalara benzetmiş kendisi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna, Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn’un Türkiye’yi çok iyi tanıyan biri olarak genelde olumlu yaklaşımda bulunduğunu belirterek şu yanıtı verdi:
“Burada tarih bilgisi eksikliği var. Türkiye’deki konu, Nazi dönemi uygulamalarına benzemiyor, tam tersine Naziler iktidardan gönderildikten sonra Nazilerle yapılan mücadeleye benziyor. Dolayısıyla buna Nazi dönemi uygulamaları demek yerine Nazilerle mücadele sırasında ortaya konulan demokrasiyi korumak, Nazi iktidarının etkilerini silmek için yapılan uygulamalar demek lazım. Yani Fetullahçı Terör Örgütü’nün yanında Naziler çırak kalırlar. Fetullahçı Terör Örgütü’nün yanında Naziler sadece ilkokul öğrencisi gibi kalırlar. Savaş uçaklarıyla, tanklarla, savaş gemileriyle, helikopterlerle kendi halkını katletmiş bir örgüt var. Hiç kimse, bizim bununla mücadeleden geri adım atacağımızı düşünmesin. Dolayısıyla, söylediği argümanları yirmi yıllık bir tarih yanılsamasıyla söylemiş.”
– “Türkiye ile müzakereler kesilsin diyenler ırkçılar”
AB büyükelçilerinin Türkiye’yi iyi tanıyan, darbe girişiminin ardından da cesaretle TBMM’yi ziyaret ederek Türkiye’ye destek veren kişiler olduğunu ifade eden Çelik, büyükelçilere yaşananların arka planını anlattığını ve onlardan Türkiye’yi doğru bir şekilde anlatmaya gayret etmelerini istediğini söyledi.
Büyükelçilerle bundan sonra da görüşmeye devam edileceğini vurgulayan Çelik, Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırındaki tehditlere dikkati çekti ve “Burada 55 land, 65 ülkenin baş edemediği DEAŞ’le biz baş ediyoruz” zei.
Türkiye’nin darbe girişiminden hemen sonra yürüttüğü sınır ötesi operasyonlarla NATO sınırlarının DEAŞ’tan temizlendiğine işaret eden Çelik, “Türkiye’nin içinde bu kadar ağır bir darbe girişimi olmuş, 12 saat içinde atlatmışız ve Türkiye’yi normale döndürmüşüz. Böyle bir ortamda yapılması gereken şey şudur: Avrupa liderlerinin Türkiye’ye yönelik, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Başbakanlık’ta Türk kurumlarıyla dayanışma içinde olduklarını göstermesi gerekir. Aynı Charlie Hebdo saldırısından sonra olduğu gibi, böyle olmalıydı” hij zei.
AB’nin Türkiye ile yeni bir sayfa açarak, demokrasiye sahip çıkan bu ülkede yeni bir pozitif gündem oluşturması gerektiğini dile getiren Çelik, “Türkiye ile müzakereler kesilsin diyenler emin olun Avrupa’nın da dostu değiller, AB’nin de dostu değiller. Bunlar ırkçılar” zei.
AB Bakanı olarak Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin kesilmesini istemediğini belirten Çelik, “Türkiye’nin milli çıkarları açısından AB’ye tam üyelik perspektifinin doğru olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra onların da düşünmesi gereken bir şey var. AB ile ilişkilerini kesmiş bir Türkiye, AB için iyi olmayacaktır. AB de bundan büyük kayıplar elde edecektir. VAN, bundan kar elde etmeyecektir. Düşünün siz de artık, Türkiye hakkında verdiği her karar AB’nin aslında kendi hakkında verdiği karardır” hij zei.
Çelik, Avrupa’nın neresinde Türkiye karşıtlığı yapılırsa orada o ana akım siyasilerin yerlerini aşırı sağa kaptırarak bir süre sonra iktidardan düştüklerine dikkati çekerek, Türkiye’nin arzusunun Avrupa ile yeni diyalogların kurulması ve daha güçlü köprülerin kurulması olduğunu vurguladı.
Türkiye’deki idam cezası tartışmalarının büyükelçilerle yaptığı toplantıda gündeme gelip gelmediği sorusuna vatandaşların gösterdiği bu tepkiye kimsenin yanlış ya da doğru şeklinde eleştirel bir yaklaşımda bulunamayacağını kaydeden Çelik, “İdam cezasının gelip gelmeyeceği tamamen halkın takdiridir” zei.
– Irak ve Suriye’deki son durum
Çelik, Rakka’nın DEAŞ’tan kurtarılması çabalarına ilişkin bir soru üzerine gelişmelerin yakından takip edildiğini ve muhataplarla görüşmelerin sürdüğünü belirterek, ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Joseph Dunford’un dün Türkiye’ye yaptığı ziyareti hatırlattı.
Suriye’de olduğu gibi, Rakka meselesinde ve diğer meselelerde herkesin bir hesabının olduğuna vurgu yapan Çelik, herkes bir şekilde belli bir bölgeyi tutup diğerlerini dışarıda bırakarak orada kendi otoritesini kurmak istediğini dile getirdi. Bu şekilde bir planı olmayan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Çelik, “Biz Irak’ta Irakçıyız, Suriye’de Suriyeciyiz. Irak’ta Irak’ın toprak bütünlüğünü, Suriye’de Suriye’nin toprak bütünlüğünü istiyoruz” zei.
Başika’ya ilişkin, “Başika, hem Kuzey Irak’ın hem Bağdat’ın hem Musul’un hem de diğer yerlerin güvenliği için oraya getirilmiştir. Dit, herhangi bir grubun bir başka gruba karşı güvenlik tehdidi oluşturduğu bir şey değildir” hij zei.
Türkiye’nin Başika’ya oradaki halkın güvenliği için, hükümetin daveti üzerine gittiğini belirten Çelik, “Hiçbir şekilde orada bulunmamız gayrimeşru değildir. Irak’taki bazı siyasetçiler de orada hesabı olan başka devletlerin telkiniyle Türkiye’ye karşı, Türkiye’nin oradaki askeri varlığına karşı herhangi bir şekilde açıklama yapmamalıdırlar. Bütün taraflarla görüşerek bu meseleyi sürdüreceğiz. Oradaki askeri varlığımız da gerektiği kadar, oradaki işlerini sürdürene kadar kalacak” hij zei.
Toplantıya, 19 ülkeden büyükelçi ve 8 ülkeden de maslahatgüzar düzeyinde katılım oldu.
AA © InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, gebruikt zonder toestemming.
Bekijk volledige bericht op InterAjans