HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu zorlu günler geçecek. Toplum elbette düzlüğe çıkacak. Toplumun bizden beklediği cesaretli bir öncülüktür” zei.
Dünya Ticaret Merkezi’nde düzenlenen Parti Meclisi toplantısında konuşan Demirtaş, temel hedeflerinin savaşsız, silahsız bir çözüm ortamı olduğunu söyledi.
Bunun için çaba sarf eden, uğraşan, çözüm politikaları, öneriler ortaya koyan bir parti olduklarını belirten Demirtaş, “Savaşı durdurabiliriz ya da durduramayız. Nihayetinde geldiğimiz noktada AKP’nin inadı nedeniyle savaşı durduramadık. Bunu AKP’nin ısrarla savaşı sürdürmek kararlılığında aramak yerine muhalefetin eksikliğinde, bizlerin eksikliğinde aramak zorundayız” hij zei.
İki haftayı aşkın süredir bodrum katlarında, sokaklarda sıkışmış 100’e yakın insanın bulunduğunu öne süren Demirtaş, “Elimizdeki tek bilgi orada katliam yapıldığı gerçeğidir. Bunun dışında her şey yalan. Oradaki abluka 3 aşamalı şekilde devam ediyor. Dolayısıyla o insanların nasıl öldürüldüğünü, emri verenler dışında hiç kimse bilmiyor” hij zei.
“Herkesin şunu bilmesi lazım. Bizim karşısında vicdanına sığınacağımız bir siyasi anlayış yok” diyen Demirtaş, şunları kaydetti:
“Bunu durdurabilmenin yolu AKP’nin kanatlarının altına sığınmak değildir, faşizmin kanatlarını koparmaktır. Cizre nasıl faşizme direniyorsa, doğru çizgi odur. İnsanlar, tek bir partiden olmak zorunda değil. Artık tek parti ve tek parti içerisinde tek adam dayatması var. Bizler toplumun tek umuduyuz. Teslim alınamamış ve direniş gücü olan ve bütün bu zulme karşı örgütlü durabilen tek muhalefet odağıyız. Yüzde 49.5 oy alan Başbakan veya Cumhurbaşkanı, Ayşe öğretmenden bu kadar korkar mı, akademisyenlerden bu kadar korkar mı? Oyu nasıl aldıklarını biliyorlar. Bunun, suyun üzerine yazılmış bir yazı olduğunun çok farkındalar. Oluşturdukları illüzyon dağılmasın istiyorlar. Bizim işimiz bu illüzyonu dağıtmaktır.”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a dönük eleştirilerde de bulunan Demirtaş, “Saraydaki kişi bir dava adamı değildir. Eski partisi de bunun farkındadır. Artık AKP’nin ortada bir davası falan yoktur. Dava söylemi statükoyu yeniden güçlendirmek için bir perde olarak kullanılıyor. ‘Biz eski statükocu rejimi yıkmak için geldik’ diyenler tam da statükonun göbeğine oturmuş durumdalar. Faşizm cephesinin karşısında, adına ne derseniz deyin Türkiye’nin aydınlık geleceğini temsil eden bloğun güçlendirilmesi zamanıdır. Biz HDP olarak böylesi bir bloğun ille de öncülüğünü yapacağız derdinde değiliz ama o bloğun emekçisi olmak için hazırız” değerlendirmesini yaptı.
Herkesin bulunduğu noktadan bir adım geriye atarak ana ilkelerde uzlaşabildiğinin altını çizen Demirtaş, şöyle devam etti:
“Bu dönemde de ana ilkelerde buluşamayacaksak bir daha bir araya gelmemize ne fırsat ne de gerek kalacaktır. Türkiye’yi ya bu faşizan blok şekillendirecek ya da bizler, ilericiler ana ilkelerde bir araya gelip demokrasi, özgürlük çerçevesinde tüm kimlikleri, özgürlükleri savunarak bu barış bloğunu oluşturacağız. Tek bir kişi kalsak bile halklarımıza verdiğimiz sözü yerine getirebilecek güçte, disiplinde, kararlılıktayız. Hem içeride hem dışarıda AKP Türkiye’yi bir felakete zaten sürüklemiş durumda. Artık felaketin kıyısında falan değiliz. Bizatihi o bataklığın içindeyiz artık.”
Cizre ve Sur’un kan ağladığını, buna karşın tek bir cümle kuran AK Parti çevresi göremediklerini ifade eden Demirtaş, “Tam tersine büyük bir sevinç nidası yükseliyor o çevrelerden. İslamda milliyetçiliğin, ırkçılığın yeri yoktur. Bu kirliliğe bulaşanlar kola kolay düzelmezler. Allah sizi ıslah etsin” zei.
– “Bir ay sonra eğer PKK’nın belini kırmadığın ortaya çıkarsa istifa edecek misin?”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, operasyon bölgesinde yaşananlara ilişkin değerlendirmeleri ve açıkladığı eylem planını da eleştiren Demirtaş, zei:
“Başbakana çağrı yapıyorum. 15 gün sonra ya da bir ay sonra, sen 15 gün süre istiyorsun biz sana bir ay verelim, eğer bir ay sonra PKK’nın belini kırmadığın ortaya çıkarsa, PKK eskisinden daha da güçlenmiş olursa, ihtimaldir ya, istifa edecek misin? ‘Biz büyük bir hata yaptık, Türkiye toplumu, halkı olarak sizden özür diliyoruz, istifa ediyoruz’ diyecek misiniz? Suskun kalanlar, ‘devletin bekası için, terörün beli kırılsın da ne olursa olsun’ diyenler, yarın hükümetin tam tersine savaşı daha da büyüttüğü ortaya çıkarsa pişman olup özür dileyecek misiniz? Davutoğlu bu kadar iddialıysa çıkıp toplumun önünde bunu bir söz olarak vermelidir. Çünkü bütün bu olup bitenleri, ‘savaşı bitiriyoruz, terörü bitiriyoruz, toplumu kurtarıyoruz’ vaatleriyle yapıyorlar. Böyle olmadığı ortaya çıktığında ne olacak peki? Bu asker, polis cenazeleri Türkiye’nin her yerine niye gidiyor? Yarın bir gün bunun hesabı sorulmayacaksa bu insanlar niye ölüyor? Durum daha kötüleşmişse bunun da sorumlusu biz mi olacağız yoksa bu teranelerle toplumu uyutanlar mı olacak?
‘Evet bitireceğiz şiddeti ve toplumsal huzuru, barışı sağlayacağız’ diyorsan diyecek bir şeyimiz yok. Ama bir ay sonra ülke bugünleri arayacak durumdaysa vay senin haline. Her gün bunun hesabını sana soracağız. Kanunsuz bir emri uygulamak zorunda değilsiniz memurlar olarak. Bu zorlu günler geçecek. Toplum elbette düzlüğe çıkacak. Toplumun bizden beklediği cesaretli bir öncülüktür. Bizim çocuklarımız, bizim torunlarımız, bizim gibi bedel ödemek zorunda kalıp yaşamamalı. Bizler artık bu meseleyi burada çözmeliyiz. Daha fazla çocuklarımıza zulüm yarınları bırakmayı akıllarından geçirmesinler.”
AA© ınterajans - alle rechten behoren interajans het Nieuws, gebruikt zonder toestemming.
Bekijk volledige bericht op InterAjans