AMSTERDAM (İnterAjans) - Netherlands 2014 yılı insan hakları raporunda, hoşgörülü, uzlaşmacı ve sosyal nitelikleriyle tanınan bir ülke olan Hollanda’da, 11 Eylül öncesi başlayan aşırı sağcılaşma ve toplumun sertleşmesinin ABD’de İkiz Kulelere saldırı sonrası devam ederek ileri boyutlar kazandığı ve ülkenin kısa sürede toplumsal bir başkalaşım geçirdiği belirtildi.
İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kadir Canatan önderliğinde yapılan araştırmada, Hollanda Türklerinin özellikle 11 Eylül sonrası ayrımcılık ve İslam karşıtı eylemlerin boy hedefi haline geldikleri sonucuna varıldı.
“2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu – İslamofobi ve Entegrasyon Arasında Azınlıklar” adlı raporda, “Bir yandan Avrupa ülkelerinin içine girdiği ekonomik ve sosyal kriz, diğer yandan da İslamofobik olaylar en fazla Türkleri ve Müslüman azınlıkları etkilemiştir. Siyaset, bu sorunları çözmesi gereken bir kurum iken, izlenen popülist siyasetler nedeniyle toplumsal sorunları çözmek bir yana kendisi bir sorun haline gelmiştir. Öte taraftan izlenen entegrasyonist politikaların başarılı ol/a/maması, göçmen ve azınlıkların günah keçisi ilan etmesiyle sonuçlanmaktadır” ifadesi kullanıldı.
Aşırı sağ Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders’in hakim karşısına çıkmasına neden olan “Daha az Faslı istiyoruz” söylemine işaret edilerek, Wilders’in faaliyetleri ve ayrımcı demeçlerinin yıla damgasını vurduğu kaydedildi. 2014 yılında Hollanda’da ayrımcılıkla ilgili şikayet başvurularının iki katına çıktığı ve bunda Wilders’in Faslılar ile ilgili bu söyleminin önemli rol oynadığı ifade edildi.
İNTERAJANS
Yazılı medyadan De Volkskrant, NRC Handelsblad ve Nederlands Dagblad ile İnterAjans, Haber ve Anadolu Ajansı’nın haberlerinin tarandığı araştırmada, Çokkültürlü Gelişmeler Enstitüsü Forum tarafından Motivaction adlı kuruluşa yaptırılan ve Türk gençlerinin radikalleştiği ileri sürülen incelemeye de değinildi. Raporda, “Hollanda’da Türk gençlerinin radikalleştiği ve IŞİD adlı örgüte katılmak üzere bazı Hollandalı Müslümanların Suriye’ye gittiği şeklindeki haber ve bu haberlere binaen tartışmaların yaşandığı bir zaman diliminde, aşırı sağ parti PVV’den ‘Hollanda’da tüm camiler kapatılmalıdır’ şeklinde bir açıklama gelmiştir. PVV milletvekili De Graaf ise, ‘Hollandayı İslam’dan arındırmak istiyoruz’ diyerek İslamofobiyi körüklemiştir” ifadesi kullandı.
Milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün partileri PvdA’dan (Labour Party) uzaklaştırılmaları olayına da değinilen raporda, “Sosyal İşler Bakanı Asscher’in entegrasyonu engelledikleri gerekçesiyle Türk dini örgütlerin gözetim altına alınacağını açıklaması, hem Türk toplumu hem de Türk asıllı milletvekilleri arasında rahatsızlık yaratan bir olay olmuştur. Labour Party, Bakan’a yönelik eleştiri ve görüşlerinden geri adım atmadıkları gerekçesiyle Türk asıllı milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ü partiden uzaklaştırmıştır” denildi.
“2014 Yılı Hollanda İnsan Hakları Raporu – İslamofobi ve Entegrasyon Arasında Azınlıklar” raporunda, “Blikopener” isimli ders kitabında Türkler, Müslümanlar ve İslam hakkında yönlendirici ve önyargılı sorular ve bilgilerin verildiğinin ortaya çıkmasının, ayrımcılığın eğitimdeki kaynaklarına dikkatleri çevirdiği yer adlı.
Raporda, camilere yönelik saldırıların 2014 yılının belli başlı olayları arasında yer aldığı ifade edilerek, “Bu saldırılar, Hollanda’da İslamofobi olgusunun en görünür boyutlarından birisini oluşturmaktadır. İslamofobiyi, aşırı sağ partinin İslam karşıtı (anti-İslamizm) faaliyetlerinden ayrı tutmak gerekir. Anti-İslamizm, siyasal ve ideolojik bir tutuma işaret ederken, İslamofobi toplumsal bir olguya denk düşmektedir. Şüphesiz ki bu iki olgu birbirini cesaretlendirmektedir, ama bunların farklı kategoriler olduğu akılda tutulmalıdır. Camilere yönelik saldırılar, tüm Batı dünyasında olduğu gibi bu ülkede de 11 Eylül 2001 tarihinden sonra baş göstermiş ve o günden bugüne devam edip gelmektedir” değerlendirmesi yapıldı.
© ınterajans - all rights belong interajans the News, used without permission.
View full post on InterAjans.nl