7 December, 2015
UZUN bir aradan sonra Türkiye Başbakanı Davutoğlu’nun Avrupa Birliği’nde yaptığı olumlu görüşmeler bazı aşırı sağcı partilerin tepkisini çekmeye yetti. Tedirginlikleri nedense hemen arttı. Tek oy kaynakları İslam düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı olan din istismarcısı bu partiler hemen harekete geçtiler.
Hollanda’da yabancı düşmanlığıyla kendisine oy toplamayı meslek edinmiş olan malum partinin lideri, Türklere yönelik bir video-mesaj hazırlamış. Nefret söylemleriyle ünlü bu partinin lideri Türkçe altyazıyla da verdiği iletilerin hedef kitle tarafından anlaşılmasını garantiye almak istemiş. Yine yüksek perdeden atıp tutuyor. Bir zamanlar Faslı göçmenlere saldırarak istediği oyları toplamıştı, şimdi de Türk düşmanlığı yaparak ününü artırmak istiyor.
Aslında adam en iyi bildiği işi yapıyor. Bazı siyasetçiler farklı grupları karşı karşıya getirerek ve gerginliği artırarak oy toplarlar. Dini suistimal ederek oy toplamak dünyanın en ahlaksız davranışıdır. İnsanların kutsallarıyla oynayarak oy avcılığı yapmak her ülkede vardır. Avrupa’da İslam karşıtlığı yaparak oy toplayan partiler olduğu gibi İslam’ı suistimal ederek dincilikle oy toplayanlar da az değildir. Siyasetçilerin çirkin ellerini insanların kutsalları üzerinden çekmesi gerekir. Dinin siyasete alet edilmemesi sağlanmalıdır.
Hollanda’daki aşırı sağcı liderin Türkiye karşıtı söylemlerine tek ses olarak yanıt verilmelidir, ama bu ORTAK SES nasıl çıkarılacaktır? 9 sene önce iki siyasi partinin Türk kökenli adaylarını Ermeni meselesi yüzünden aday listesinden çıkardığında Türk toplumu sağcısı-solcusu-laiki-dindarıyla kenetlenmişti. Ortak tepki koyarak D66 partisinden bir adayın 38 bin tercihli oyla seçilmesini sağlamıştı. Hollanda siyasetine en güçlü mesaj o dönemde verilmişti. Hiçbir şekilde bir araya gelemeyeceği sanılan gruplar bir araya getirilmişti ve BİRLİK mesajı en güçlü şekilde verilmişti.
Toplum yine aynı toplum, dernekler yine aynı dernekler, ama Türk toplumu müthiş bir bölünmüşlük içinde. Aynı ideolojiye sahip insanlar bile bir araya gelemiyor. Bu durumun nedenleri az çok biliniyor, ancak bizim sorunları deşmeye değil çözüm bulmaya ihtiyacımız var. Bu çözümü bulmak zorundayız çünkü 40 yaşın üzerindeki Türk göçmenlerin Türkiye odaklı siyasi tutumları Türk çocuklarının Hollanda’daki geleceğine zarar vermemelidir.
Hollanda gündemini takip eden ve göçmen azınlıkların sorunlarını iyi kötü bilen herkes Türk gençlerinin içinde bulunduğu zor durumu görmektedir. Hem eğitim alanında, hem de iş hayatında gençlerimizin ciddi sorunları vardır. Yetişkinler kendi aralarında kırk türlü çekişme içine girmişken, Türk çocukları eğitim alanında daha da geriye gitmekte, gençler bırakın işi, staj yeri bile bulamamaktadır.
2003 yılında Türkçe dersleri kaldırıldığında harekete geçirilen toplumsal bilinç ve duyarlılık sayesinde Hollanda hükümetinin her türlü engellemesine rağmen 3.500 çocuğa Türkçe dersi vermeyi başarmıştık. 2004 en 2008 yılları arasında Hollanda’nın dört bir köşesinde bu dersler gönüllülük temelinde devam etmişti. Ciddi öğretmen sıkıntısına ve kaynak sorununa rağmen bu dersler gönüllülerin fedakarlığı sayesinde devam ettirilmişti. Hiçbir siyasi ve dini görüşün toplumsal birlikteliğimize zarar vermesine izin vermemiştik. Ortak davamızın adı Türkçe dersleriydi. Anadili derslerimizi el-ele kurmuştuk. Kampanyanın adı da Türkçe-için-El-Ele olmuştu.
Paris katliamlarından sonra tüm göçmenleri, özellikle de gençlerimizi zor günler beklemektedir. İçinde bulunduğumuz ağır toplumsal koşullarda gençlerimize ve çocuklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Gençlerin yanlış çevrelerin etkisinden uzak tutulması için onlara gerekli eğitim verilmelidir. Çocukları için iyi bir eğitim ve güzel bir gelecek isteyen tüm anne-babalara yol gösterici çalışmalar yapılmalıdır. Bilenin bilmeyene eğitim verdiği bir yapılanma modeli ortaya konmalıdır. Geçmişte yaptığımız gibi hiç üşenmeden, yorulmadan ve sıkılmadan yeniden kolları sıvamanın zamanı gelmiştir.
Yaşadığımız ülke Hollanda’nın eğitim alanında sunduğu imkanları en iyi şekilde kullanmalıyız. Bu imkanların nasıl kullanılacağını genç anne ve babalara öğretmeliyiz. Oluşturacağımız çalışma grupları sadece Türklere yönelik olmayacak. Hollandalı uzmanların ve gençlerin de aktif şekilde yer alacağı çalışma grupları oluşturacağız. Hollanda kurumlarıyla ortak çalışacağız ve Türk gençlerinin aktif katılımıyla toplumumuzun eğitim ve iş hayatındaki sorunlarına uzun vadeli çözümler bulacağız.
Kendi içinde çekişen ve birbiriyle didişmek dışında hiçbir becerisi olmayan insanların gençlerimize verecekleri hiçbir şey yok. Bu çekişmelerden uzak durmak için hiçbir toplumsal etkinliğe katılmayan donanımlı insanların harekete geçirilmesi gerekiyor. İyi niyetli ve becerikli insanların artık kolları sıvamasının zamanı geldi. Hiçbir siyasi görüşün ve dini grubun toplumsal birlikteliğimize zarar vermesine izin vermeden, toplumsal birlikteliğimize destek verecek herkesi TOPLUMSAL BÜTÜNLEŞME projesine destek vermeye davet ediyoruz. Özellikle farklı HBO ve üniversitelerde okuyan gençlerimizin bu projede yer almasını sağlayacağız.
Geert Wilders gibi kötü niyetli nefret tüccarlarının gündemi belirlemesine izin vermeyelim. Gündemi kendi toplumsal çıkarlarımız doğrultusunda biz belirleyelim. Bunu yaparken de Hollandalı hemşehrilerimizle ve uzmanlarla ortaklaşa çalışalım. Hollanda Türk toplumu içinde çok donanımlı insanlar var. Gençlerimizin ve çocuklarımızın daha iyi koşullarda eğitim alması için toplumsal dayanışmamız artık şarttır. Ve hareket günü gelmiştir.
Kutlay Yağmur
Dil, Kimlik ve Eğitim Profesörü, Tilburg Üniversitesi Öğretim Üyesi
Elektronik posta adresi: k.yagmur@uvt.nl
© ınterajans - alle rechten behoren interajans het Nieuws, gebruikt zonder toestemming.
Bekijk volledige bericht op InterAjans.nl