Sözde Ermeni soykırımının 100. yılına denk gelen 24 Nisan 2015 tarihine çok kısa bir süre kaldı.
24 Nisan’a yaklaşan günler ve haftalar, hem Türkiye diplomasisini, hem de bütün dünyadaki Türkleri tedirgin eden birçok sürprizlere gebedir.
Hollanda’da sayı olarak az, ama güçlü bir lobisi olan Ermeniler, bir o kadar da yaptıkları Türkiye karşıtı sinsi çalışmalarla tanınıyorlar. Almelo’da bir yıl önce açılan sözde soykırım anıtı ve bunun ön çalışmaları da büyük bir gizlilik içinde yapılmış, Almelo Belediye Meclisi’ndeki Türk kökenli üyeler bile derin uykularından uyanamamışlardı.
Bizimkiler genelde olaylar basına yansıyınca uykudan uyanırlar ya… Kaide değişmedi.
Olay basına yansıyınca iş işten geçmiş, yapılacak bir şey kalmamış; bir şey yaptıkları sanılsın diye Türkiye’den görevlendirilen ve yönlendirilen kuruluşlar alelacele bir yürüyüş düzenlemişler, 450 binden fazla Türk’ün yaşadığı Hollanda’da ancak 3-5 bin kişinin bu yürüyüşe katılmasını sağlayabilmişlerdi.
Obviously, Türkiye’nin yönlendirmesi bir işe yaramamış, geniş halk kitlelerini mobilize etmek için diğer STK’lara düşünme ve çalışma fırsatı verilmemiş, bu geç uyanmanın sonucunda katılımın az olduğu yürüyüşten sonra ‘Kazancımız ne oldu?’ muhasebesi bile yapmaya gerek kalmadan toplu halde ‘sıfıra sıfır, elde var sıfır’ demiştik.
Hollanda Türk basını da kare, kare fotoğraf yayınlayıp, çarşaf, çarşaf haber yapınca Almelo’yu fethettik sandık. Oysa Hollanda basınında Türkiye’nin tezini savunan tek bir satır haber yoktu! Tam ‘körler ve sağırlar, birbirini ağırlar’ misali…
Bu yıl da Türkiye’den yapılacak yönlendirmeyle eylemler yapılıp yapılmayacağı bilinmiyor; en azından bana gelen bir bilgi yok şimdiye kadar. Umarım yanılırım.
Ama bu yıl başka girişimler var…
Atatürkçü Düşünce Derneği’nin girişimiyle geçen ay kurulan Hollanda Türkleri Konseyi (HTK) bu konuda en somut planı olan yeni bir oluşum. HTK tarafından sadece bir protesto yürüyüşü değil, geniş kapsamlı bir program ortaya konulmuş.
Sözde Ermeni soykırımı, araştırmacı Sefa Yürükel tarafından delillerle çürütülürken, diğer yandan da hem sözde Ermeni soykırımına karşı eylemler, hem de ‘Hocalı Soykırımı’nı Hollanda basınında gündeme getirmek için çabalar sarf ediliyor.
Ben en çok şunu merak ediyorum…
Siyasal, kültürel, dinsel ve etnik bazda çok çok ayrılmış bir toplum olduğumuzdan geçen yıl Ankara’nın son andaki direktifiyle düzenlenen gösteriye katılan protestocular, Hollanda Türkleri Konseyi’nin önümüzdeki günlerde ve haftalarda düzenleyeceği etkinliklere katılacaklar mı? Yoksa siyasi görüş farklılıkları yurttaşlarımızın bu etkinliklere katılıp katılmama tercihinde rol oynayacak mı?
Bunu, bakıp göreceğiz. Ancak…
Siyasi görüşleriniz aynı olmayabilir, ama Ermeni iddialarına karşı çıkmak siyaset üstü bir düşünce tarzını gerektirmez mi?
HTK’nin düzenlediği ilk eylem, dün akşam Lahey Ermeni Büyükelçiliği önünde yapılan gösteri yürüyüşü idi. Bu satırları okuduğunuz sırada bu eyleme katılımın ne kadar olduğu da belli olacak. Bu gösteri yürüyüşünün yanı sıra iki hafta içine sığdırılan dört değişik etkinlik daha var. Yarın (28 February) yapılacak konferanstan hemen sonraki gün 1 Mart’ta Hocalı Soykırımı anılacak; 6 Mart tarihinde şehitler için mevlit okunmasından sonra 7 Mart’ta da Ermeni terör örgütü ASALA tarafından katledilen Ahmet Benler, Lahey’de şehit edildiği noktaya çiçekler konularak anılacak.
HTK’nin bu programına bakılacak olursa, sözde Ermeni soykırımının 100. yılına denk gelen bu yıl kapsamlı bir ön çalışma yapılmış. Konu değişik boyutlardan ele alınmış gibi görünüyor. Programda, sadece Ermenilerin propagandalarına karşı protesto amacıyla yapılan etkinlikler değil, aynı zamanda Ermenilerin de Türklere karşı işledikleri cinayetler, vahşetler ve en son Hocalı soykırımının anlatılacağı etkinlikler var.
Bu yılki etkinlikleri geçen yılkinden farklı kılan bir diğer unsur da etkinliklerin amacı ile ilgili.
Geçen yıl Almelo’da yapılan gösteri yürüyüşü ile bu yılki etkinlikler arasında nitelik olarak da farklılıklar var. Geçen yılki gösteriye ne kadar çok katılım olursa, sözde soykırım anıtı da aynı orantıda protesto edilmiş sayılırdı. Yani katılımın çok olması önemli idi.
Ancak bu yılki etkinliklerde protesto gösterileri de olsa bile, Hollanda kamuoyuna verilmek istenen bir mesaj da var. Yani çok sayıda katılımın beklendiği etkinliklerden çok, Hollanda basınına ve kamuoyuna kendi meramımızı, Ermenilerin Türklere yaptıklarını ve en son Hocalı katliamını anlatabilmek hedefleniyor.
Yani amaç, Hollanda basınına da ulaşarak Hollanda kamuoyunu etkileyebilmek. Bu, doğru bir strateji.
Aksi takdirde…
Geçen yılki protesto gösterisinde ve sonrasında Hollanda Türk basınında çıkan şaşaalı haberlerde olduğu gibi, yine ‘kendimiz çalıp, kendimiz oynamış’ oluruz.
Dolayısıyla…
Bu etkinliklerin değerlendirmesi yapılırken de katılım sayısına bakılmaksızın, Hollanda basınında çıkan haberler ve bu haberlerin içeriği göz önüne alınmalı.
Bu arada geçen yıl Ermeni diasporasının bir ‘Ermeni Enstitüsü’ kurma girişiminin olduğu iddiası ortaya atıldı. Bu konu ile ilgili benim şahsen Almelo ve Lahey Belediyeleri ile yaptığım yazışmada, her iki belediye de böyle bir girişimin olmadığını bildirdi. Lahey Belediyesi ise verdiği ek bilgide, 2009 yılında konu ile ilgili bir elektronik posta yazışması olduğunu, ancak daha sonra herhangi bir girişim ya da başvuru olmadığından konunun o zaman kapatıldığını belirtti.
Bakalım sinsi Ermeni diasporası bizi yine ofsayta düşürecek mi?
Ama yine de hepimize düşen görev, bu etkinliklere mümkün olduğu kadar katılmak ve edindiğimiz bilgilerin ışığında Hollanda kamuoyunu etkileyebilmek olmalı.
Electronic mail: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: syavuzt is
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz
© ınterajans - all rights belong interajans the News, used without permission.
View full post on InterAjans.nl