ÖNCEKİ gün Paris’in merkezindeki Rue Nicolas Appert caddesinde işlenen vahşetin görüntülerini izlerken aklıma ilk gelen Orhan Pamuk’un ‘Benim Adım Kırmızı’ adlı romanının girişindeki “Şimdi bir ölüyüm ben, a body, In the bottom of a well. Give my last breath was very, My heart stopped already, ama alçak katilim hariç kimse başıma gelenleri bilmiyor. O ise, iğrenç rezil, beni öldürdüğünden iyice emin olmak için nefesimi dinledi, nabzıma baktı, sonra böğrüme bir tekme attı, beni kuyuya taşıdı, kaldırıp aşağı bıraktı” anlatımı oldu.
Eğer yıllar sonra bu vahşetin de bir romanı yazılacak olursa bu roman şöyle başlamalı: “Şimdi bir ölüyüm ben, a body, kaldırıma uzanmış vaziyette. Son nefesimi az önce verdim, kalbim az önce durdu, ama alçak katilim hariç kimse başıma gelenleri bilmiyor. O ise, iğrenç rezil, beni öldürdüğünden iyice emin olmak için koşarak yanıma geldi, ‘yaralıyım, ateş etmeyin’ yakarışlarıma kulak asmadan elindeki kalaşnikofla bir el daha ateş etti, ben son nefesimi verirken koşarak kaçmaya başladı”.
Ekranlarda canlı görüntülerini gördüğümüz bu vahşetin kurbanlarından birisinin Rue Nicolas Appert kaldırımında katledilen Fransa‘da yaşayan Ahmed Merabet adında bir Müslüman güvenlik görevlisi olduğu sonradan anlaşıldı.
***
Hani ‘paranın dini imanı olmaz’ derler ya, terörizmin de dini imanı olmaz. Son yıllarda Batı dünyası tarafından ısrarla ‘İslami terör’ diye adlandırılan terör eylemlerini bir kefeye koyduk diyelim, 2011 Temmuz’unda Norveç’te 77 suçsuz insanın öldürüldüğü vahşeti hangi kefeye koyacağız?
Ortadoğu’da, Afrika’da yaşananları ‘İslami terör’ kefesine koyduk diyelim, Avrupa’nın göbeğinde Müslüman ibadethanelerine yapılan saldırıları hangi kefeye koyacağız?
‘Nine eleven’ saldırılarının yapıldığı günden sonra “Dünyada hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” şeklinde bir görüş ortaya atıldı ve bu öngörünün doğru çıktığını şimdi daha iyi görüyoruz.
Yeni dünya düzeninde hiçbir şey eskisi gibi değil.
Soğuk savaşın sona ermesinden sonra insanlar arasına öyle nifak tohumları atıldı ve hatta insanlar din, kültür ve etnisite bazında öylesine ayrıştırıldılar ki, bütün insanlığın baş belası olan terörizmi bile İslami terörizm ve İslami olmayan terörizm diye ikiye böldüler. Bunun sonucunda ne oldu? İslamofobi aldı başını gidiyor. Son 10-15 yılda Müslümanlar hep kendilerini savunmak, birilerine şirin görünmek durumunda kaldılar. Hollanda’da yaklaşık 460 caminin yüzde 40’ının son 10 yılda bir saldırıya maruz kaldığı ya da bir saldırı tehlikesiyle baş başa kaldığı resmi makamların kayıtlarında mevcut.
***
Kim, nerede ahkâm keserse kessin, Paris’teki bu saldırının olumsuz yansımalarını en çok Avrupa’daki biz göçmen Müslümanlar yaşayacağız. İşyerimizde arkadaşlarımız bize bu olayla ilgili sorular yöneltecekler; daha dünyayı tam kavrayamamış genç çocuklarımız okullarında belki de provokatif sorulara muhatap kalacaklar. Komşularımız belki bizden bir açıklama bekleyecekler.
Bütün bu olanlara daha geniş çerçeveden bakmamız gerekiyor. Terazinin bir kefesi kan, hate, kin ve terör dolu; diğer kefede ise evrensel değerlere bağlı aklıselim ağırlıklı olmalı.
Paris’teki bu terör eylemi ile Avrupa’nın birçok ülkesinde camilere yapılan saldırılar aynı kefede. Hepsinden de kan, hate, kin ve terör kokusu geliyor.
Ağırlığımızı hangi kefeye koyacağımıza iyi düşünerek karar verelim.
Göçmen Müslümanlar olarak evrensel değerlere sahip çıkarak din, kültür ve etnisite gözetmeksizin terörün her türlüsünü lanetleyip, birlikte yaşadığımız toplumla da aynı beklenti içinde olduğumuzu açıkça beyan edersek, bu hassas süreçten aklıselim galip çıkar. Ama aynı aklıselim duruşu, Müslümanlara karşı yapılan (provokatif) eylemlere karşı yaşadığımız toplumdan beklediğimizi beyan etmek de en doğal hakkımız.
***
Kendileri adına konuşan birkaç çatlak sesin dışında başta Hollanda Diyanet Vakfı olmak üzere diğer STK’lar da bu terör eylemini kınayan açıklamalar yaparak aklıselimden yana bir duruş sergilemeleri takdire şayan.
Electronic mail: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: syavuzt is
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz
© ınterajans - all rights belong interajans the News, used without permission.
View full post on InterAjans.nl