Sektörler

Hollanda Türk Doktorlar - Turkse Huisarts Hollandada Turkce is ve isci ariyorum

Medya Ortagi

Vip Üyeler

Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun



Sektör / Şehir: Email:
@Hollanda'dan Haberler Email gönder >>
Adres: Website:
Websiteye git >>
Telefonnumarası: Facebook:
numarayı göster Facebok'a git >>

CUMHURIYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

View full post on InterAjans.nl


Sektör: @Hollanda'dan Haberler
Etiketler: , , ,
Yazar admin | 29 Ekim 2014


Yorumlar

  

3 Yorum

  1. Yasemin Ozturk Demiski:

    CUMHURIYET BAYRAMI KUTLU OLSUN

  2. Yasemin Ozturk Demiski:

    SELAMUN YAVUZ CUMHURIYETTEN, DEMOKRASIDEN VE LAIKLIKTEN ODUN VERMEKBugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 29 Ekim 1923’te kabul ettiği Cumhuriyet’in 91. yıldönümünü kutluyoruz.

    Cumhuriyet, Batı medeniyetlerinde gelişmiş, kökü Roma İmparatorluğuna kadar giden bir kavramdır. İngilizcede ‘Republic’, Fransızca ‘Republique’, Almanca ‘Republik’ diye geçen kavramın kökeni Latince ‘Res Publika’ sözcüğünden gelir; bu da bu kavramın kullanılmaya başlandığı dönemdeki anlamı itibarıyla ‘Halkı ilgilendiren konular’ anlamına gelir. Roma İmparatorluğu yönetiminde oluşturulan Res Publika birimi, hem halktan alınan vergilerle, hem de yönetici kadro dışındaki halka verilen hizmetlerle ilgileniyordu.

    Zaman içinde çeşitli evrimler geçiren ‘Res Publika’, yüzyıllar süren süreç içerisinde ‘halkın yönetime katılımı’ olarak kendini yeniledi; daha sonraki süreçte yönetici kadroların seçimlerle göreve getirilmelerini sağladı.

    Avrupa’da 1500’lü yıllarda başlayan aydınlanma hareketi 1798 Fransız Devrimi ile doruk noktasına ulaştı ve Avrupa toplumlarında demokrasi hareketini beraberinde getirdi. Demokrasi de en basit ifadeyle üç ‘Y’nin birleşiminden ibarettir; Yasama (halk tarafından seçilen meclisin aldığı kararlar), Yürütme (yasaları uygulamayla yükümlü olarak tayin edilen başbakan ve bakanlar) ve Yargı (yasaların uygulanmasıyla ilgili sorunları çözmek için oluşturulan savcılık, avukatlık ve hâkimlik birimleri). Bu üç ‘Y’nin birbirinden bağımsız şekilde çalışabilmesi de demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.

    TBMM’nin 29 Ekim 1923’te kabul ettiği Cumhuriyet, Mustafa Kemal Atatürk’ün isteği ile gökten zembille inmedi; 1. Meşrutiyetin ilan edildiği 1876’dan itibaren devam eden bir süreç vardı Osmanlı’da. Osmanlı’da ilk seçimler 1876’da yapıldı; sonraki dönemlerde de seçimler oldu. 23 Nisan 1920’de seçilen TBMM emperyalist güçlere karşı bağımsızlık mücadelesi verilmesini istedi ve bunu başardı; 1923 Haziran ve Temmuz aylarında seçilen TBMM ise 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanına karar verdi.

    1868’lere kadar uzanan Danıştay ve Yargıtay’ın tarihi ile Cumhuriyet dönemindeki demokratikleşme süreci de 1946’da yapılan çok partili seçimlerle yeni bir evrim geçirdi. Bu arada 1923-1946 yılları arasındaki dönemlerde TBMM’deki tek parti CHP içerisinde oluşturulan 1. Grup ve 2. Grup’un da çok partili döneme geçişte büyük rol oynadıklarını belirtmek gerekir. Yani 23 yıllık bu dönemde her ne kadar yönetimde tek parti olsa bile, parti içerisinde yönetime muhalif olan 2. bir grup vardı ve bu grup Celal Bayar önderliğinde TBMM’de açıkça sesini duyurabiliyordu.

    Türkiye Cumhuriyeti, emperyalist güçlere karşı bağımsızlık savaşı vermiş ve kazanmış, hemen arkasından Cumhuriyeti ilan etmiş ve kısa bir süre sonra çok partili demokrasiye geçmiş ilk ve halen tek Müslüman ülkedir. İşte bunun için Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Az zamanda büyük işler başardık’ sözü anlamlıdır.

    Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, halkın yönetime etkin katılımı ile cumhuriyet; yasama, yürütme ve yargı bağımsızlığı ile demokrasi ve din ile hurafeleri birbirinden ayırarak devletin bütün dinlere karşı aynı mesafede kalmasını sağlayan laiklik ile dünyanın hiçbir Müslüman ülkesinde başarılamayanı başardı. Ne Suudiler, ne İran mollaları ne de Kaddafi’nin Libya İslam Cemahiriyesi bunu başarabildi. Cumhuriyetten, demokrasiden ve laiklikten ödün vermek Türkiye’yi 1876 Osmanlı’sına geri götürür.

    Dolayasıyla…

    YAŞASIN CUMHURİYET! YAŞASIN DEMOKRATİK LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ!

     

    Elektronik posta: syavuz@kpnmail.nl
    Twitter: @SYavuzTR
    Facebook: http://www.facebook.com/selamunyavuz

     

    © InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.

  3. Yasemin Ozturk Demiski:

    MUZAFFER YANIK AYDINLANMA HAREKETI OLARAK CUMHURIYET yeni(1)Avrupa’daki aydınlanma hareketini bilmeyen yoktur. 1650 – 1800 yılları arasında başlayıp, gelişip ve olgunlaşan bir harekettir. René Descartes, Baruch Spinoza, Rousseau, Montesquieu, Voltaire, Diderot ve Adam Smith aydınlanma hareketi kapsamında anılan ve tanınan isimlerdir. Aklın merkeze oturtulduğu, eğitimde ve bilimdeki gelişmelerin yanı sıra sosyal reformların hız kazandığı bir dönemdir. Bu dönemin en belirgin özelliği şüphesiz akılcılık kavramının gelişmenin motoru konumuna getirilmesidir. Bence, Avrupa’daki bu değişimi gerçekleştiren entelektüellerin yaptıkları en önemli olaylardan birisi dini kilisenin elinden alıp, bütün sömürücü hurafelerden arındırdıktan sonrada ‘din budur ve böyle yaşanacaktır’ diyerek tekrar kiliseye iade etmeleridir. İncil sadeleştirilmiş, cehennem korkusu yerine dinde sevgi merkeze oturtulmuştur. İbadet insanın günlük yaşamdaki davranışlarında içleştirilmiştir. Bireyin kendi kontrolü kendi eline verilmiş ve aklın optimal düzeyde kullanımı teşvik edilmiştir. Yaradan’la yaradılanı kendi muhabbetlerinde baş başa bırakmışlardır. Hurafelerin kıskacından kurtarılmış insana, eğitilmiş aklı hür bırakılarak, kendisini her defasında başka bir güzellikte var edebilmesinin yolu açılmıştır. İnançlı olanlar için Yaradan’ı işte bu güzelliklerde aramak ibadetlerin en güzellerinden olsa gerek.

    Cumhuriyet, Anadolu insanı için bir aydınlanma hareketidir. Atatürk ve arkadaşları gibi küçük bir entelektüel grubun inisiyatifinde cesaretle ortaya konulmuş bir harekettir. Bu hareket, İslamiyet’i ehliyetsiz medreselerden alıp okullara sokarak hem akılcı bir boyut kazandırmaya çalışmıştır, hem de ibadeti bireyin kendi tercih ve vicdanında özgür bırakmıştır. Allah ile kul arasındaki simsarlığa son verilmiştir. Cumhuriyet ve laiklik kavramları aydınlanma kapsamında Mustafa Kemal’ in bizlere hediye ettiği büyük değerlerdir. Şu an yanmakta olan İslam Dünyasında bizleri koruyup ayakta tutan hâlâ bu değerlerdir; sulandırılmalarına rağmen.

    Günümüzde İslamiyet’ten uzak bir Müslümanlık yaşanmaktadır. 7.yüzyılda yaşamış eshabın davranışlarıyla 21.yüzyıl insanının davranışlarını yorumlamak ve dizayn etmek, Kuran’dan uzaklaşmaktır ve dolayısıyla da bir toplumun kendi karanlığında tepinmesinden başka bir şey değildir. İslam dünyasının Mustafa Kemal gibi öngörülü, vizyonu olan, cesaretli entelektüellere gereksinimi vardır. Bu, 20. yüzyılın başlarında Türkiye’ye nasip olmuştur; ama bu değerli miras feodal yaşam ve düşünce tarzına bol gelmiştir. Her şeyden önce kendisini laik olarak tanımlayan kesim tarafından hoyratça kullanılmıştır. İslam Dünyası’nda hâlâ örnek olarak ayakta duran Anadolu laik İslam anlayışı, Anadolu’da Mevlanaların, Yunusların yaşamış olmalarına bağlanarak Atatürk devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Şüphesiz onların da katkıları çok büyüktür. Ama şunu unutmamak gerek: eğer herhangi bir coğrafyada İslami yaşamın kalitesi orada yaşamış olan bilge ve ermiş kişilerin yaşamlarına endeksli olsaydı, bugün peygamberlerin ve eshabın yaşadıkları topraklarda örnek İslam yaşanılıyor olurdu. Hz. Ömer in yaşadığı topraklar adaletin otağı olurdu.

    Bakınız geçtiğimiz Haziran ayında Erasmus Üniversitesi Hollanda’daki Türk gençleri arasındaki radikalleşme tehlikesini irdeleyen bir araştırma yayınladı. Geçen yazımızda da kısaca değinmiştik. Sevgili Selamün Yavuz konuyla ilgili seri halinde yazılar yazdı ve röportaj yayınladı. Prof. Dr. Richard Staring tarafından yapılan bu araştırmanın ilginç sonuçları var. Bunlardan en önemlisi laikliğin Türk gençlerinin dini yaşamlarına referans oluşu. Türk gençleri, İslam’ı bireysel düzeyde ve kendi anlayışlarına göre yaşıyorlar. Raporda laik İslam’ın Türk gençlerini radikalleşmeden alıkoyduğu vurgulanıyor. Laiklik Cumhuriyet’in getirdiği veya Cumhuriyetle gelen büyük bir değerdir. Bakınız nerelerde ve hangi ortamlarda tekrar tekrar imdadımıza yetişiyor Atatürk ün cumhuriyeti ve onunla gelen laiklik felsefesi.

    Geçmişimize de bugünümüze de eleştirel gözle bakalım; ama adaletli gözle bakalım. Daha iyisi her zaman vardır ve olmalıdır da; ama iyi olan değerlerimizi inkâr etmeyelim, yok saymayalım ve özellikle de Cumhuriyet’e ve laikliğe sahip çıkalım. Zira gidişata bakılırsa önümüzdeki bir asır boyunca ikinci bir Atatürk’ün çıkma şansı hiç yoktur.

    YAŞASIN CUMHURİYET! YAŞASIN LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ!

     

    Muzaffer Yanık

    m.yanik7@upcmail.nl

    © InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.