Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Hani ‘veren el, alan elden daha hayırlı’ idi?

Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Hani ‘veren el, alan elden daha hayırlı’ idi?

11 Ekim, 2014

SELAMUN YAVUZ HANI VEREN EL ALAN ELDEN HAYIRLI IDIHANİ ‘VEREN EL, ALAN ELDEN DAHA HAYIRLI’ İDİ?

Hollanda’nın büyük kentlerinden birisi olan Utrecht’te modern, devasa bir cami kompleksi yapılıyor.

Bu yılın sonunda inşaatının tamamlanması beklenen caminin önemli özelliklerinden birisi ise diğer dinlere mensup insanların ibadet edebileceği bir bölüme sahip olması. Hollanda Diyanet Vakfı’nın (HDV) yaptırdığı bu beş katlı cami kompleksinin giriş katında alışveriş merkezi (AVM), lokanta ve kafeler yer alacak. Birinci katında konferans salonu, kütüphane bulunan binanın diğer üç katı ise cami olarak planlanmış. Bu özellikleriyle de Utrecht Ulu Camii, Avrupa’nın büyük camilerinden birisi olma iddiasında.

Utrecht gibi Hollanda’nın önemli kentlerinden birisine büyük ve modern bir cami yapılmasına kimsenin bir itirazı olamaz. Keşke Müslümanların yoğun yaşadıkları Avrupa’nın her kentinde minareli ve modern camiler yapılabilse!

Böyle bir girişim ilk bakışta oldukça sempatik görünse de biraz eleştirisel ve mantıklı yaklaşım gösterince ‘ucube’ geliyor. Ucube derken biz o kompleksin görünüşünü eleştirmiyoruz. Cami kompleksinin mimari yapısı güzel; hele Utrecht’in siluetine iki minarenin eklenmesinden gurur duyarız. Ancak bu cami kompleksinin ihtivasına bakınca eleştireceğimiz noktalar var.

Sünni Müslüman odaklı bu devasa projeye değişik dinlere mensup insanların ibadetini yapabileceği bir ibadethane ile AVM, restoran ve kafelerin olacağı bölümler eklenmiş. Bizim eleştiri noktamız da niye böyle bir tercih yapıldığı konusunda.

Samimiyet noksanlığı mı, şirin görünmek arzusu mu?

Hollanda Diyanet Vakfı Alevi Müslümanları görmezden gelip, diğer din mensupları için ibadet yeri açmakla kime hizmet ediyor? HDV birilerine şirin mi görünmek istiyor, yoksa ‘medeniyetler ittifakı’ mı hayata geçirilmek isteniyor?

Bir Amerikan saçmalaması olan ‘Medeniyetler Çatışması’ (Huntington, 1996) tezinden yola çıkılarak, yine bir Amerikan projesi olan ‘Medeniyetler İttifakı’ projesi ortaya atıldı. Dünyadaki din ve kültür kökenli medeniyetler birbirlerine yakınlaşma göstererek sözde dünyada kan dökülmesi önlenecekti. Egemen güçlerin böyle projelerinin akıttığı kanların Ortadoğu’da nasıl pıhtılaştığını hepimiz görüyoruz.

Ama bu medeniyetler ittifakının asıl amacı, sınıf çatışmasını gündemden silip, işçilerin, emekçilerin, fakir ve fukaranın haklarını aramasına, teslimiyetçiliğe ve sömürülmeye karşı çıkmasına engel olmaktı. Bu, kısmen başarıldı da. İşte Soma’da işlenen katliam ve bir süre önce İstanbul’da yaşanan asansör faciasının ortaya çıkardığı emek sömürüsü gerçeği. Fakir işçiler yaşamlarını yitirirken, zenginlerde asansör fobisi oluştu!

Bu ‘medeniyetler çatışması’ ve ‘medeniyetler ittifakı’ adı verilen teorilerin uygulanması sonucunda İslam dini ve Müslümanlar hep kendilerini savunmak ve diğer dinlere karşı şirin görünmek zorunda bırakıldılar. Gerek ‘medeniyetler ittifakı’ denen kavramlar, gerekse de ‘dinler arası diyalog’ diye nitelendirilen çalışmalar son 20 yılda dünyadaki egemen güçlerin isteği doğrultusunda uygulandı.

İslamiyet’in tartışılmaz bir parçası olan Aleviler için bir Cemevi açmayan Diyanet’in, İslam’a göre hak din bile sayılmayan Budistlerin ibadet edebileceği bir mekânı tahsis etmesi manidar ve düşündürücüdür.

Herhangi bir dine mensup insanlara ibadetlerini yapabilecekleri bir bölümün tahsis edilmesine de bir itirazımız yok. Ancak HDV, bu projesinde samimi ise, öncelikle Utrecht’te Müslüman Alevi yurttaşlarımız için bir Cemevi açsın! Yoksa İslam dini birilerine şirin gösterilmek için mi Alevi Müslümanların ibadet ihtiyacı göz ardı edilerek, İslam’a göre hak din bile sayılmayan diğer dinlere mensup insanlara bu cami kompleksi içerisinde bir ibadet yeri hizmete açılıyor? Bu bir samimiyet noksanlığı mı, İslamiyet’i birilerine şirin gösterme arzusu mu, yoksa küresel güçlerin projesini yaptığı ‘medeniyetler ittifakı’nın yerel bazda uygulaması mı?

Parra.. parra.. parra..

Böyle bir projeyi ‘ucube’ kılan bir diğer unsur da cami kompleksi içinde paranın döndüğü, ticaretin yapıldığı AVM, restoran ve kafelerin olması. Bu da İslam’ı kapitalizmin hegemonyasına sokmak isteyen egemen güçlerin yıllardır üzerinde çalıştıkları bir proje. Özünde emekten, işçiden, fakirden, ezilenden, eşitlikten, paylaşımdan yana olan İslam dini, büyük sermaye sahipleri tarafından bilinçli olarak bu değerlerden uzaklaştırılarak büyük sermayenin kucağına atılıp din sömürüsü yapılarak küçük bir zümrenin zenginleşmesine, halk kitlelerinin ise büyük sermayeye bağımlı olmasına yol açıyor. Acaba, Bedir savaşında “Ya Rabbi, bu mal mülk düşmanlarına karşı bizi kuvvetlendir” diye dua eden müşriklerin öncüsü Ebu Cehil‘in duası kabul oldu da fakir işçiler düşen asansörde yaşamlarını yitirirken, zenginlerde asansör fobisi oluşmaya başladı?

Birçok yerinde mülkiyet eleştirisinin yapıldığı Kuranı Kerim, Maun suresinde ‘Onların namazı lanetlenir’ der. Kasas suresinde ezilenlere önderlik vaat eder, Tekâsür suresinde mal çoğaltma yarışını lanetler, Bakara suresinde ihtiyaçtan fazla malın dağıtılmasını emreder, Nahl suresinde sınıfları lanetler ve eşitliği emreder (E. Erdem, Egemenlerin İslam’ı Değil Ezilenlerin İslam’ı, s. 138).

Utrecht’teki bu kompleksin AVM, kafe ve restoran açılacak bölümü yerine, evsiz-barksız ve ihtiyaç sahibi insanların gelip karnını doyuracakları bir ‘Aşevi’ yapılsa bu İslam’ın ruhuna ve Türk geleneklerine daha uygun düşmez miydi? Ki Utrecht kentinde 1000’den fazla evsiz-barksız insan sokaklarda yaşıyor. Bunların içinde Sünni ve Alevi Müslümanlar olduğu gibi, Hıristiyan, Yahudi, Budist, Hindu ve diğer dinlere mensup insanlar da var.

Hangi dinden olursa olsun aç insanlara ve ihtiyaç sahiplerine bir tas sıcak çorba verirseniz ‘veren el’ olursunuz; muhtemelen faizli krediyle para kazanılan AVM, restoran ve kafelerden aldığınız kira ile ‘alan el’ olursunuz.

Hani ‘veren el, alan elden daha hayırlı’ idi?

 

Elektronik posta: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: @SYavuzTR
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz

 

© InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.

View full post on InterAjans.nl