Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Kriz ticareti mi, ticaret krizi mi etkiler?

Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Kriz ticareti mi, ticaret krizi mi etkiler?

6 Aralık, 2014

SELAMUN YAVUZ TICARET KRIZI MI KRIZ MI TICARETI ETKILERBaşbakan Yardımcısı ve Sosyal İşler Bakanı Lodewijk Asscher’ın uyum politikalarına ilişkin partileri PvdA ile görüş ayrılığına düşerek yollarını ayıran Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk’ün PvdA Meclis grubundan ayrılması birkaç gün süreyle Hollanda Türk toplumunda sanki bir akıl tutulmasına yol açmıştı.

Birkaç gün süren, mahalle baskılarına yol açan, gerçekle uzaktan yakından ilgisi olmayan sözleri sarf edenler karşısında sakin kalabilenler ile akıl ve mantığı ile hareket edenlerin haklı olduğunu bir kez daha gördük. Olaylar meydana geldikten sonraki gün partiden istifa mektuplarının ceplerinde olduğunu açıklayan PvdA’lı meclis üyeleri de fazla uzun sürmeden akıl ve mantıklarıyla hareket ettiler. Bunun sonucunda da Kuzu ve Öztürk, beklentilerinin tersine hiç bir belediye ve eyalet meclisi üyesi Türk kökenli PvdA’lıyı kendi saflarına çekemediler. Bu da Kuzu ve Öztürk’ün toplam 33 bin tercihli oy alsalar bile partinin yönetim kadrosunda bulunan Türk kökenli siyasetçiler üzerinde bir etkilerinin olmadığını gösteriyor.

Yeni bir siyasi girişime girerlerse kadroları nereden ve nasıl bulacaklar? Ve o kadrolara hâkim olabilecek siyasi liderlik vasıfları var mı? Bu soruların yanıtını zaman gösterecek.

Kuzu’ların sessizliği

Geçen hafta içerisinde Temsilciler Meclisinde Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı bütçesi görüşüldü. Hükümetin uyum politikaları da bu bütçe görüşmelerinin bir parçasıydı. Ancak Kuzu ve Öztürk, yol ayırımından sonra küçük bir meclis grubu olduklarından yeterince hazırlanamadıklarını öne sürerek bu görüşmelere katlamayacaklarını açıkladılar.

Bakan Asscher’ın uyum politikaları ile ilgili mektubunu 25 Eylül 2014 tarihinde elektronik postalarında gören bu vekillerin hem bu mektuba tepkilerinden dolayı PvdA Meclis grubuyla ters düşmeleri, hem de şimdi bu konuda yeterince hazırlanamadıkları pek inandırıcı gelmedi. Böylesi bir konuda hazırlık yapamadılarsa neden meclis gruplarıyla ters düştüler? Meclis gruplarıyla ters düşecek kadar konuyu araştırmış iseler, neden Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı bütçesi görüşmelerine katılmayarak sessiz kalmayı tercih ettiler ve hükümetin uyum politikaları ile ilgili çıkıp Temsilciler Meclisinde bir-iki laf etmediler?

Yine diplomatik kriz

Bu olaylar Hollanda ile Türkiye arasında yeni bir siyasi krizin oluşmasına da sebep oldu. Olayların gelişimi ile konu bir anda bakan Asscher’ın elinden çıkarak, yeni Dışişleri Bakanı Koenders’ın gündemine oturdu. Önce Türkiye Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün Hollanda’yı ırkçılıkla suçlaması, ardından Asscher ve Koenders’ın sert çıkışları ile Türkiye Büyükelçiliği mensuplarıyla müsteşarlar düzeyinde bir görüşme oldu. Hemen ardından iki Dışişleri Bakanı bir telefon görüşmesi yapınca ortalığın sakinleşmesini bekliyorduk.. Ki Türkiye Dışişleri bakanlığından yeni bir açıklama daha geldi ve Hollanda’nın uyum politikaları ile ilgili tartışmalarda Türkiye’nin de yer alma isteği Hollanda televizyon kanalı NOS’e Bakan Çavuşoğlu tarafından açıklandı.

Bu karşılıklı açıklamaları, diplomasi satrancındaki hamleler olarak görmek en doğrusu olur. Çavuşoğlu’nun son açıklamayı yapmasından da anlaşılıyor ki, Ankara bu diplomatik krizi devam ettirmek arzusunda. Hollanda’da ‘Türkiye’nin uzun eli’ tartışmalarının olduğu bir dönemde Türkiye’nin buradaki uyum politikalarına katkı yapmak istemesi, Hollanda Dışişleri Bakanlığı tarafından kesinlikle reddedildi. Ankara’nın bundan sonraki hamlesinin ne olacağı merak konusu.

İkisiyle de bir şekilde bağımızın olduğu bu ülkelerin birbiriyle yaptıkları satranç hamleleri, Türkiye’de önümüzdeki yılın ilk yarısında yapılacak genel seçimlere kadar devam edecek gibi görünüyor.

Ticari ilişkiler

Hollanda ile Türkiye arasında yaşanan bu diplomatik kriz ne ilk, ne de son olacak. Her defasında Hollanda’nın Türkiye ile diplomatik krizi ekonomik çıkarlarından dolayı göze alamayacağı söylenir. Bu gerçekten de böyle midir, elimizdeki sabit rakamlarla bunun bir değerlendirilmesini yapalım:

 

 

Euro

Hollanda dış tic hacmi

X 1.000

Türkiye ile tic hacmi

X 1.000

Hollanda’ya

ithalat

 

X 1.000

Hollanda’dan ihracat

 

X 1.000

Hollanda ticaret payı

 

%

Türkiye dış tic hacmi

X 1.000

Türkiye ticaret payı

 

%

2011 774.280 6.770 2 021 4 749 0,87 270.072 2,50
2012 819.166 6.759 2 087 4 672 0,82 302.731 2,32
2013 819.461 7.098 2 278 4 820 0,86 304.347 2,33

(*)

Önce birkaç tespit yapalım:

  • Hollanda’nın toplam dış ticaret hacmi, yani ihracat ve ithalatının toplamı, Türkiye’nin dış ticaret hacminin yaklaşık 3 katı daha fazla.
  • Hollanda ile Türkiye arasındaki ticaret, Türkiye’nin toplam cari açığının yüzde % 3’ünü oluşturuyor.
  • Hollanda’nın Türkiye ile ticaretinden oluşan bir cari açığı yok; yılda 2,5 milyar euroluk bir artı girdisi var.
  • Hollanda-Türkiye arasındaki ekonomik hareketlilik, Hollanda dış ticaret hacminin ancak %0,86’sına denk geliyor.
  • Bu hareketlilik Türkiye’nin toplam ticaret hacminin % 2,33’ü civarında.

 

Yukarıdaki tablodaki verilere göre, 2011’den bu yana Hollanda ile Türkiye arasındaki ticaret hacminde olağanüstü bir değişiklik göze çarpmıyor; karşılıklı ihracat ve ithalat istikrarlı gözüküyor, ama ticaret hacminde bir gelişme de söz konusu değil son üç yılda.

Ayrıca 2013’te iki ülke arasında baş gösteren diplomatik kriz ülkelerarası ticareti pek etkilememiş gibi görünüyor. Dolayısıyla bu krizin de iki ülke arasındaki stabil ekonomik ilişkiye etkisinin olacağı beklentisi pek gerçekçi değil.

Dolayısıyla ikili ekonomik ilişkileri diplomatik krizler etkilemiyor. Her iki ülke de kendi açılarından bu diplomatik krizi yönetirken olayın ekonomik boyutunu fazla hesaba katmayacaklar.

Ancaak…

İki ülke arasındaki ticari ilişkiler ithalat ve ihracat ile sınırlı değil. ING Bank, Unilever, Shell ve Philips gibi Hollanda şirketlerinin Türkiye’de önemli yatırımları ve şirketleri var. Türkiye’deki Ülker Grubu da geçen aylarda Verkade Gıda şirketini satın alarak Hollanda iç ekonomisi içerisinde yerini aldı.

Genel anlamda böylesi diplomatik krizlerin geçici olduğu, karşılıklı ekonomik çıkarların daha uzun vadeye yayıldığını göz önüne alırsak, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin bu diplomatik krize etkisinin olmayacağı sonucunu çıkarabiliriz.

Önümüzdeki günlerde bunu daha net bir şekilde göreceğiz.

 

(*)Kaynak: CBS ve TÜİK

 

Elektronik posta: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: @SYavuzTR
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz

© InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.

View full post on InterAjans.nl