Prof. Dr. Kutlay Yağmur (Eğitim-Bilim Gündemi): Bu cehaletin sonu nereye varacak?

Prof. Dr. Kutlay Yağmur (Eğitim-Bilim Gündemi): Bu cehaletin sonu nereye varacak?

20 Kasım, 2015

KUTLAY YAGMUS YAZDI BU CEHALETIN SONU NEREYE VARACAKİNSANLIK yine test ediliyor. Akıl tutulması yaşayan kitlelerle ve gruplarla karşı karşıyayız. Devletlerin çözüm bulmadığı (veya bulamadığı) problemlerden dolayı çok karmaşık ve çok katmanlı devasa sorunlarla karşı karşıyayız. Öteleme, yok sayma ve gerçek sorunu çarpıtma üzerine kurulu yönetim şekilleri, eninde sonunda öteledikleri sorunlarla karşı karşıya kalırlar.

Yapacağım tespitler bir ülkeye yönelik değil. Birçok ülke aynı sorunlarla boğuşmak zorundadır. Burada yazdıklarımızı desteklediğiniz siyasi partinin veya politik grubun eleştirisi olarak algılamayın. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutan bireylerin güç kavgası yaptığı bir dünyada, düşünce temelinde bir tartışma yürütmek elbette imkânsızdır.

Hele bireysel menfaatlerine zarar geleceğini düşünenlerle hiçbir diyaloğa girilemez. Filanca hükümet değişirse benim siyasi bağlantılarımdan dolayı maddi menfaatlerim kaybolur korkusuyla yürütülen siyasetin de zaten toplumsal hiçbir anlamı ve faydası da yoktur. Dünya genelinde yükselen sorunların temelinde CEHALET var. Bünyeyi saran kanser hücreleri gibi cahil, görgüsüz ve bilgisiz insanlar hiçbir uzmanlıkları olmadan köşeleri tutmuş durumda. Tutulan köşelerde sadece tetikçiler var.

Paris’te yaşanan insanlık dışı saldırılara “ama” ve “fakat”lı tümcelerle başlayan herkes bu cahil cenahın orta yerindedir. Yoğun çalışılan bir haftadan sonra eşi dostuyla yemeğe çıkan insanları sofrada kurşun yağmuruna tutmak hangi kültürde vardır? Bizim büyüklerimizden öğrendiğimiz Anadolu kültüründe “su içene yılan bile dokunmaz”! Ailesiyle akşam yemeğini yiyen insanlara kurşun sıkmak hangi kültürde vardır? Dökülen bunca kanın, parça parça edilen onca insanın vebalini kim taşıyacaktır? “Batının dışlama siyaseti sonu bu gençler radikalleşiyor” bahanesine sarılmadan önce, biz çocuklarımıza gençlerimize ne veriyoruz sorusunu sormamız gerekir. Önce iğne kendimize, gelecek hafta da çuvaldız başkasına!

Elbette gelir dağılımındaki adaletsizlik, fırsat eşitsizliği, gençlere istihdam olanakları sun(a)mama, cinsiyet ayrımcılığı, ırkçılık, din-dil ve etnik temelli ayrımcılık insanlığın sonunu hazırlayan devasa sorunlar olarak önümüzde duruyor. Özellikle kendi gibi düşünmeyeni, kendi inandığına inanmayanı ÖTEKİLEŞTİRME en ciddi insanlık sorunu. Sürekli karşımıza çıkan bir nefret dili var. Farklılıklar kabul edilmiyor. Kendisinden olmayanı, kendi gibi düşünmeyeni aşağılama var.

Bu ayrımcılık ve ırkçılık siyasi parti liderleri ve devlet adamları tarafından yapıldığı zaman toplum içinde açılan yaralar kangren oluyor. Bir taraftan Allah’ın adını dilinden düşürmeyip diğer taraftan kan ve nefret saçan gruplar sadece İslam’a ve Müslümanlara zarar veriyor. Çoluk-çocuğuyla huzur içinde yaşamak isteyen sıradan insanlar nefrete tutsak olmuş cahiller tarafından her geçen gün daha fazla tacize uğruyor.

Ankara’da 102 vatandaşımız parça parça edildi. Avrupa ülkelerine bir dakika saygı duruşunu bile çok gördüler diye kızıyoruz, ama katledilenlerin acısını biz kendimiz yaşayabildik mi? Politik çekişmeler ve sığlıklar yüzünden yok edilen yüzlerce hayat görmezden gelindi ve hangi politik parti ne kazandı ne kaybetti konuşuldu!

Bu cehalet ve görgüsüzlük içinde oluşan iklimden olumlu hiçbir şey çıkmaz. Olan gençlerimize ve çocuklarımıza oluyor. İçinde bulundukları boşluğun adını koyamayan insanlar çok yanlış yollara yöneliyorlar. Ahlaki değerlerde çifte standart olamayacağını öğrenmemiz gerekiyor. Dürüstlük, adil olma, hak yememe, başkasının hakkına tecavüz etmeme ve SAYGI gibi kültürel değerlerin anlamını bilmeyen gençler yetişiyorsa bunun sorumlusu o gençler değil onları yetiştiren iklimdir.

Ankara veya Paris fark etmez; terörist saldırılarda öldürülen masum insanların anısına yapılan saygı duruşlarında sessiz kalmayı bile beceremeyen bir nesil yetişmişse bu nefret denizi daha çok can yutar. Unutmayalım ki ne ekersek onu biçeriz. Sevgiden nefret üremez. Cahilin nefretinden de ancak acı ve kan doğar.

 

Kutlay Yağmur
Dil, Kimlik ve Eğitim Profesörü, Tilburg Üniversitesi Öğretim Üyesi

Elektronik posta adresi: k.yagmur@uvt.nl

© InterAjans – Haberlerin tüm hakları İnterAjans’a aittir, izinsiz kullanılamaz.

 

 

View full post on InterAjans.nl