Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Gençlik Raporu (2) Radikalizm tartışması manipüle edilmemeli

Selamün Yavuz (Hollanda Gündemi) Gençlik Raporu (2) Radikalizm tartışması manipüle edilmemeli

26 Eylül, 2014

SELAMUN YAVUZ GENCLIK RAPORU 2Gençlik Raporu (2)

RADİKALİZM TARTIŞMASI MANİPÜLE EDİLMEMELİ!

Geçen haftaki yazımızda, bizim kısaca ‘Gençlik Raporu’ diye adlandırdığımız Türk gençlerinin Hollanda’daki konumu ve İslam radikalizmi ile ilgili yayınlanan rapor hakkında değerlendirmelerde bulunmuştuk. Aslında bu hafta raporun diğer başlıklar altında toplanan bölümleri ile ilgili değerlendirmelerde bulunacaktık. Ancak araya giren iki olay, radikalizm konusunda bazı saptamalarda bulunmamıza neden oldu ve bunları sizlerle paylaşma zorunluluğu doğdu.

Bunlardan birincisi geçen hafta sonu bir Türk sivil toplum kuruluşunun (STK) ‘Amsterdam Tartışmaları’ adı verilen programında “Türkler ve Radikalizm” konusunun ele alınması idi. Öncelikle bu STK’mızı bu önemli ve hassas konuyu gündeme getirdiğinden dolayı kutlamak gerekir. Bu programın tanıtım bildirisinde ‘Gençlik Raporu’nun genel sonucuna atıfta bulunularak “…sonuç olarak da Türk gençlerinin radikalizme pek meyil etmedikleri tespit edilmiştir” ifadesi kullanılıyor. Bu saptama raporun genel sonuçlarıyla aynı paralellikte. Buna bir itirazımız yok.

Manipülasyon

Ancak geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi adı geçen raporun en çarpıcı sonucu, “Hollandalı Türk gençleri, inançlarını giderek artan oranda pragmatik ve daha bireysel yaşıyorlar ve laik İslam buna fırsat veriyor” olması. Ama tanıtım bildirisinde laik İslam’ın sözü bile edilmeden ”Toplumların radikalizmle ilişkisi onların dini algılama ve yorumlarıyla çok yakından ilişkilidir. Bunun en bariz örneği Anadolu İslam’ıdır” deniliyor. Ancak raporda ‘Anadolu İslam’ı diye bir kavramdan bahsedilmiyor; ‘Laik İslam’ kavramı Hollanda’daki Türk gençlerinin radikalizme yönelmesini engelleyen en büyük etken olarak ortaya konuluyor.

Toplantıya konuşmacı olarak katılan Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, Anadolu İslam’ının ana mayasını oluşturan temel değerlere vurgu yaptığı sunumunda iki ana kavramın altını çizerek, “Birincisi, doğruya yönelen, doğruyu arayarak, Allah’ın yanı sıra başka bir güç ve hakikat kaynağı tanımadan, sadece bir olan Allah’ın yoluna kendisini en temiz, saf ve duru olarak teslim eden kişiler anlamına da gelen, aynı zamanda esnekliği de ifade eden Hanefiliktir. İkincisi ise Beş Maksat olarak adlandırılan ilkelerdir. Bu ilkeler; dini, canı, malı, aklı ve nesli korumaktır ve İslam literatüründe zaruriyet olarak adlandırılırlar. Bu ilkelerin uygulandığı bir inanç sisteminde ne radikalizme, ne de ekstremizme yer yoktur” ifadelerini kullanıyor.

Sayın Mustafa Ünver’in bu araştırma raporuna akademik anlamda bir katkı yapmadığını biliyorum. Programın tanıtım bildirisinde adı geçen raporun içeriğinin tartışılacağı izlenimi verilmesine rağmen toplantı sırasında bu raporun en önemli sonucu ile ilgili tek bir söz edilmemesi hayli düşündürücü. Ama esas endişe verici olan nokta, Sayın Ünver’in toplantı sırasında yaptığı sunum ve konuşmada bu raporun içeriğinden bihaber bir tavır ortaya koyması. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri olarak görevlisiniz ve Hollanda’da yaşayan Müslüman Türk gençlerinin konumu ve İslam radikalizmi ile ilgili bir bilimsel araştırma raporunun içeriğinden ve en önemli sonucundan bihabersiniz. En azından konuşmacı olarak katıldığınız konu ile ilgili bir toplantıda bu raporun en önemli sonucundan hiç bahsetmiyor ve bir değerlendirmede bulunmuyorsunuz.

Sayın Mustafa Ünver’in bu toplantıda ayrıca İslamiyet’teki Hanefilik mezhebinin İslam radikalizmini önlüyormuş gibi öne çıkarmasını ise bir talihsiz açıklama olarak nitelendirelim. Sayın Ünver akademik kimliğine istinaden bunun bilimsel bir açıklamasını yapabilir mi? Bunun ne bu araştırma raporunun içeriği ile bir ilgisi var, ne de ilahiyat bilimi ile ilgisi var. Buna mezhepçilik denmez mi?

Ayrıca bu konuda toplantı düzenleyen STK yöneticilerine de şu soruları yöneltmek istiyorum:

1)   Yaptığınız toplantıda neden yayınlanan raporun en önemli sonucu olan ‘Laik İslam radikalleşmeyi önlüyor’ sonucuna hiç değinmediniz?

2)   Neden toplantıya araştırma kurulunun herhangi bir üyesini davet etmediniz?

Özetlemek gerekirse, ‘Amsterdam Tartışmaları’ adı altında düzenlenen bu toplantının bir tartışmadan çok, bir monolog şeklinde geçtiği ve adı geçen araştırma raporunun sonuçlarının manipüle edilerek basına yansıtıldığı sonucuna varmak gerekir.

Bir manipülasyon daha

Yukarıda bahsettiğim toplantıda Sayın Mustafa Ünver ‘Hanefi mezhebinde radikalizm ve ekstremizim’ yoktur anlamına gelen ifadeler kullandı. Ancak bu ifadeler Hollanda Türk basınına düştüğü saatlerde, -muhtemelen Hanefi mezhebinden- iki Türk asıllı Hollanda vatandaşının Brüksel’de Avrupa Parlamentosu binasına saldırı düzenleme planları olduğundan dolayı Ağustos ayı başında Belçika’nın Zaventem Havalimanında gözaltına alınarak daha sonra tutuklandığı haberi Hollanda basınında yer aldı.

Bu haber üzerine ilerleyen saatlerinde Brüksel’den konu ile ilgili bir açıklama yapılacağı duyuruldu. Aynı gün öğle saatlerinde Brüksel’den yapılan açıklamada, ‘Adil U. (33) ve Zeynep K. (28) adlı şahısların evlerinde yapılan aramada kullanılmaya hazır bir bombaya rastlanmadığı’ belirtildi. Ama Anadolu Ajansı (AA) abonelerine geçtiği haberde, “Belçika makamlarınınAB Komisyonu binasına yönelik belirgin bir tehdidin bulunduğuna yönelik bilgiye sahip olmadıklarını teyit ettiğini’ açıkladı” şeklinde ifadeler kullandı. Yani Adil U. ve Zeynep K. ikilisinin evlerinde bomba bulunmaması AA tarafından ‘belirgin bir tehdit bulunmadığı’ yorumu yapılarak abonelere servis edildi.

Bu da Anadolu Ajansı’nın yaptığı bir haber manipülasyonu. Konu aynı; Avrupa’daki Türk gençlerinin İslami radikalizm ile olan ilgileri.

Neden böyle bilimsel raporları ve olayları objektif değerlendirmeden kaçınıyoruz? Gerçekleri manipüle etmek kafamızı kuma gömmek anlamına gelmiyor mu?

‘Amsterdam Tartışmaları’ adı verilen toplantı sırasında da dile getirildiği gibi Türk gençleri arasında sınırlı da olsa radikalizm tehlikesi var ve önleyici tedbirler alınması gerekiyor. Ancak, bu konudaki etkinliklerin başarılı olabilmesi için, bilimsel raporların sonuçlarını bir kenara atmadan ve manipüle etmeden şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşıp konuşarak doğru adımların atılması gerekir. Maalesef söz konusu STK’mız, Anadolu Ajansı ve Sayın Mustafa Ünver bu konuda başarılı bir sınav veremediler.

 

 

Elektronik posta: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: @SYavuzTR
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz

© InterAjans – Her hakkı saklıdır.

View full post on InterAjans.nl