Yavuz Selamun (Netherlands Agenda) This is a self-critical writing

Yavuz Selamun (Netherlands Agenda) This is a self-critical writing

8 November, 2014

SELAMUN YAVUZ BU BIR OZELESTIRI YAZISIDIRBU BİR ÖZELEŞTİRİ YAZISIDIR

Eylül 2013’te yazmaya başladığım InterAjans.nl’de bugüne kadar tam 52 writing has been published. 52 significant figures; because, If a post baseline average week, 52 article corresponds to a year.

I wanted to do a bit of self-criticism on this article. Çünkü eleştiri ve özeleştiriyi başarının bir sırrı olarak görüyorum. Bunların olmadığı yerde ne kalite olur, ne de başarı.

Bir yılı aşkın bir süredir yazdığım yazılardan dolayı birçok cesaretlendirici elektronik posta aldım; gönderenlerin hepsine tek tek teşekkür ettim. Buradan bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.

Ama zaman zaman olumsuz eleştiri aldığım da oldu. Bu eleştiriyi yapan arkadaşlarla gerek sosyal medyada gerekse elektronik posta ile ya da yüz yüze görüşerek ne benim eleştirilerimin, ne de onların bana eleştirilerinin kişisel olmadığı, ama konunun içeriği ile ilgili olduğu konusunda anlaştık. Yazılarımın içeriğine yönelik eleştirileri, olumlu ya da olumsuz olsun, ben çok değerli buluyorum ve hepsinden çıkaracağım bir ders olduğuna inanıyorum.

Hatta bir kez tehdit bile aldım. Onu da bu arkadaşın kendinden geçercesine kızgınlığına veriyorum. Umarım o arkadaşla da bir vesileyle yakında yüz yüze görüşüp konuşma fırsatı buluruz.

Bir kez hatalı bir algılamadan dolayı yanlış bilgiye dayalı eleştirim oldu; konu ile ilgili gelen açıklamayı yayınlamayı da erdemlik olarak saydık ve yayınladık.

***

Gelen olumsuz eleştirilerin çoğu ‘Keşke o raporu, bu haberi vesaire okuduktan sonra yazınızı yazsaydınız’ şeklinde. Bir defa altını çizerek söyleyeyim; bir yazar araştırmadan, okumadan, kesin ve doğru bilgilere ulaşmadan yazı yazmaz. Benim için her zaman doğru bilgi referanstır; söylenti ya da dedikodular değil. Öyle olsa köşemizin adı ‘Televole’ olurdu.

Eleştirilerin bir kısmı da ‘etik’ the da ‘basın ahlâkı’ diyebileceğimiz konular ile ilgili. Bu konuda benim için iki kriter vardır: Birincisi elime geçen bilgilerin doğruluğundan emin olmam gerekir; ikincisi de şahısları rencide etmemek için hiçbir zaman insanları hedef almadan, ama insanların davranışlarını, tercihlerini ya da söylemlerini eleştirebilmeliyim. Yani, gazeteci içgüdüsüyle kısaca söylemek gerekirse, elime geçen bilgilerin doğruluğunu teyit edebilmişsem, insanları hedef almadan yazarım ve konu ile ilgili yorum yaparım.

Yazılarımı düzenli takip eden okuyucularım farkına varmışlardır: Yazılarımda, genelde konu ile ilgili değişik kaynaklardan aldığım bilgi vardır ve bu bilgiler hakkında belirli bir mantık yürüterek kendi değer yargılarıma dayanarak yaptığım yorumlar. Yani yazılarımda bir yandan okuyucuları doğru bilgilendirmek isterken, diğer yandan da konu üzerinde düşünmelerini sağlamak için yorumlar yapmaya çalışıyorum. Bu benim her konuyu bildiğim anlamına kesinlikle gelmez, ama elimden geldiğince konular ile ilgili güncel bilgileri elde etmeye çalışıyorum. Elbette elde olmadan eksiklerim, hatalarım da oluyordur. Bunları da siz okuyuculardan duymak beni mutlu eder.

Yorumlar ise her zaman tartışmaya açıktır; hem yazarın hem de okuyucunun değer yargılarına göre kesin bir bilgi değişik şekilde yorumlanabilir. Ben yorumlarımı kendi değer yargılarıma göre yapıyorum; okuyucular da aynı bilgilere dayanarak kendi değer yargılarına göre yorum yapabilir ve benim yorumlarımı eleştirebilirler. Bundan daha doğal bir şey yoktur.

Örneğin değerli bir dostum, yayınlandıktan sonra her yazımı okuyarak kendi görüşlerini ve eleştirilerini bana bildirir. Bu da benim yaptığım yanlışları görmeme fırsat veriyor.

Yazılarımdan dolayı, şahsen tanımasam bile, birçok arkadaşla gönül dostluklarımız oluştu. Yıllar önce tanıdığım bir dostum ‘Yazılarını zevkle okuyorum. Böyle yazılar yazabiliyordun da neden daha önce yazmadın’ diye sitemde bulundu.

Bazı okuyucularda ise ‘Bu adam her şeyi, herkesi eleştiriyor. Hep bardağın boş tarafını görüyor’ şeklinde bir izlenim oluşabilir. Ben ise bardağın boş tarafını görmeden bardağın doldurulamayacağına inanıyorum. Hollanda Türk toplumu olarak eleştiriye açık olduğumuz ve özeleştiri yaptığımız sürece toplum olarak daha ileri noktalara gelebileceğimize inanıyorum.

***

Toplam 52 yazı boyunca Hollanda’da olan biten değişik olaylar ile ilgili yazılarım oldu. Zaman zaman da konuları derinlemesine irdeleyen seri yazılar yazdım: Uyum politikaları konusunu, Soma Kömür Madeni katliamını ve ‘Gençlik Raporu’nu seri yazılarla derinlemesine sizlerle paylaşmaya çalıştım.

InterAjans.nl’nin yayın politikası gereği seçtiğimiz konular hep Hollanda ile alâkalı. Onun için de köşemizin adı ‘Hollanda Gündemi’. Soma katliamı ile ilgili yazılar belki istisna sayılabilir; Ancak gerek Soma için Hollanda’da yürüttüğümüz yardım kampanyası, gerekse Hollanda’daki yurttaşlarımızın duyarlılığı bizi bu konuyu irdeleyen yazılar yazmaya itti.

Bu 52 yazılık süreç boyunca sevgili Ünal Öztürk ve Yasemin Öztürk’le tam bir uyum içerisinde çalıştık. 30 yıllık dostluğun ve karşılıklı saygının eseri olarak ciddi, tarafsız ve bağımsız bir haber ve düşünce portalı olarak önümüzdeki dönemde de giderek artan kaliteli yazar kadrosu ile sizlerle çok şeyi paylaşacağız.

Sizlerin yorum ve eleştirileriniz bizim yazılarımıza ek değer katacaktır.

 

Electronic mail: syavuz@kpnmail.nl
Twitter: syavuzt is
Facebook: www.facebook.com/selamunyavuz

© ınterajans - all rights belong interajans the News, used without permission.

View full post on InterAjans.nl